7 Mart 2014 Cuma

Bana kadın olduğumu hissettir!



Dünyanın en güzel, en zarif, en estetik,  en anlayışlı, en sabırlı, en duyarlı, en kırılgan, en …….. varlığıdır kadın. (gider bu noktalı kısımları size bırakıyorum doldurun kafanıza göre.) Erkekler için çözülemeyen bir bulmacadır, anlaşılmaz varlıklar derler bize ama düşünseler bir kere onlara da en iyi katlanabilen bir gene kadındır; annedir, sevgilidir, eştir… Tanrının erkeğe lütfudur kadınlar aslında.  Erkeklere bütün duyguları dibine kadar yaşatabilme yeteneğine sahip yegane canlıdır çünkü kadınlar.

Türkiye’de kadın olmak zordur ama başlı başına bir çiledir. Daha doğduğumuz gün maça 1-0 mağlup başlarız. Erkekler açıp pipisini göstere göstere büyürken babasının gurur kaynağıdır ama biz deliğimizle direk defolu ürün sınıfına giriyoruz. Hep oramızı buramızı kapatıp hanım hanımcık pozlarla dolaşmak zorundayız. Ha kanamaya başlayınca artık kirliyizdir de. Genç kızlığa adım attığın, sağlıklı bir gelişim gösterdiğin o gün “hastalanmışsındır”, “kirlenmişsindir”. Direk bilinçaltımıza işlemeye başlarlar kusurlu varlık olduğumuz fikrini.  Sonra evlenirsin zarın yırtılır ve kadın olursun. Evet bu topraklarda “kadın” olmak bir vajinaya sahip olmak, kanamak ve evlenene kadar korumak zorunda olduğun bekareti bir erkeğe sunmaktan ibaret.

Bu kadar basit olmamalı ama değil mi? Nerde kaldı benim hislerim? Sadece vajinaya ve memelere sahip olmak mı bir canlıyı kadın yapar? Kadın olmanın ruhu nerede? Tanrı kendi yaratma sıfatını kadına doğurganlık olarak bahşederken erkek nasıl kadını bu kadar ezme hakkını kendinde bulur? Her zaman anaç, her daim sevgi dolu, yüreği merhametli, güzel, zarif varlığa sarılmak, şefkatine sığınmak varken hem de. Ben de varım, ben de buradayım, düşünebiliyorum, üretebiliyorum diye çırpınan kadını itme, yerlere serme hıncı nerden gelmekte? Birlikte olabilmenin, birlikte düşünebilmenin, birlikte üretebilmenin, el birliği, işbirliği yapmanın neresi yanlış?

Kadın olmak sadece erkeğe göre konumlanmak mıdır? Her zaman itaatkar, bakımlı, süslü, işveli, cilveli seksi varlık olarak yaşama devam etmek midir? Kadın can yakar bu topraklarda ve pek çok coğrafyada. Küçük yaşta evlendirilirsin, karşı gelemezsin. Daha büyümeden anne olur beraber büyürsün ya da büyüyemezsin, doğurduğunun büyüdüğünü göremezsin… Yaşın kaç olursa olsun tecavüze uğrama riskin vardır, ses çıkaramazsın, öfkelenemezsin hatta daha da kötüsü suçlanırsın, çünkü kadınsın.  Kadın olmak acıdır…

Araştırmalar gösteriyor ki her üç kadından en az biri hayatlarının bir noktasında dayak yiyor, seks yapmaya zorlanıyor ya da farklı bir biçimde tacize uğruyor. Bunu yapan genellikle kendi ailesinden veya tanıdığı biri oluyor. İşte derlediğim bazı bilgiler:

Dünyada her üç kadından biri fiziksel şiddete ya da cinsel tacize maruz kalıyor, bu durum sadece geri kalmış ülkelerde yaşanmıyor. Örneğin İngiltere’de her dört kadından biri erkeklerin şiddetine maruz kalıyor.

Dünyada cinayete kurban giden kadınların yüzde 70’i eşleri tarafından öldürülüyor.

Güney Afrika’da "tecavüz" genç kızların çoğunun ilk "cinsel deneyimi"!!!

Mısır’da 15-49 yaşları arasındaki evli kadınların yüzde 97’sinin cinsel organının şiddet sonucu zarar görüyor.

Hindistan’da yılda yaklaşık 15 bin genç kızın aile içi şiddet sonucu öldürülüyor.

Kadın olmak bu işte “erkek şiddetine maruz kalmak.”



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder