Yıllardır alerjik astım hastalığından mütevellit çok özenmeme rağmen herhangi bir bitki barındıramadım. Geçtiğimiz mayıs ayında alerjimin azdığı dönemde ziyaretime gelen çok yakın arkadaşım bana çok zarif mor çiçekli bir orkide getirmişti. Canım arkadaşım araştırmış ve alerjik astımı olanlara dokunmayan tek çiçeğin orkide olduğunu öğrenmiş ve bana hediye etti sağ olsun.
Bu oldukça zarif aynı zamanda narin ve nazlı bir çiçek.
Birkaç hafta çiçeğini gösterir sonra aylarca bir umut tomurcuklanmasını
beklersin. Her gün tomurcuklandı mı, tomurcuklanacak mı diye kontrol eder bir
tomurcuğun umuduna hapsedersin kendini. Bir tomurcuk görsem mutluluktan deliririm kesin.
Öyle diğer saksı bitkileri gibi değildir orkide. Altı üstü çiçek canım ne olacak sanki
diyemezsiniz. Çok nazlıdır. Öyle her ortama gelemez. Gündüz bakımı ayrı, gece
bakımı ayrıdır. Isısını, ışığını sürekli kontrol edeceksin. Bol ışıklı aydınlık
yerde tutacaksın ama güneşe maruz bırakmayacaksın. Nemini eksik etmeyeceksin. Sabah işe gitmeden önce ona bakacaksın, akşamları
sulamayacaksın yoksa hastalanır ölür.
Kendine zorla hizmet ettiren bakıcısına sabır öğreten
çiçektir. Belki de bakımı bu kadar zor olduğundan, nazı niyazı eksik
olmadığından bu kadar değerli bir çiçektir.
Haziranda çiçeklerini döktü. Bir türlü memnun edemedim
kendisini yeni çiçekler vermedi. Küstü sanırım bakamadım ona diye. Yeşil
yaprakları durduğuna göre ne kadar kırılgan olsa da vazgeçmeyen bir çiçek
olduğunu gösterdi ama. Gururlu ve mağrurdur
kendileri.
Şöyle bir baktım da yerinde hüzünlü ve yalnız görünüyor.
Gidip bir konuşayım kendisiyle. Belki işe yarar. Annemin menekşeleri yaz kış
çiçek verir çünkü hep konuşur güzelleriyle. Belki benim orkidem de bana cevap
verir bir gün.
Bir de eğlenceli bir bilgi paylaşayım sizinle orkide
bakımıyla ilgili araştırma yaparken denk gelmiştim. Sevdiğini orkide ile baştan
çıkarmaya çalışan sadece insanoğlu değilmiş, erkek arılar da partnerlerini
orkide aroması ile cezbediyorlarmış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder