Kar soğukluğunu bilmeden büyüyenler için dünyanın en güzel
iklim olaylarından biridir. En güzel doğa dekorudur. Özellikle sıcak
evlerinizde camın arkasından lapa lapa yağan karları seyrederken huzur verir.
Bembeyaz örtü sokaklara bir sessizlik getirir beraberinde. Her şeyin üzerini
örterek tüm çirkinlikleri kapatır masum beyaz. Hayat akışı yavaşlar. Kiminin
stresini alır karda yürümek, karın sesini dinlemek. Dinlendirici bir güzelliği
vardır.
Bu kadar romantik yanlarının dışında bir de karda yuvarlanma
ve kartopu oynama neşesi vardır ki kahkahalar yükselir beyaz örtünün üstünde.
Dediğim gibi karın soğuğunu bilmeden büyüyenler için
romantik anlamları vardır karın. Bana ise eziyetten, rezillikten, kepazelikten başka
hiçbir anlam ifade etmiyor lanet beyaz örtü.
Kar deyince çocukluğum gelir aklıma.
Sobalı evimizde kışın kullanılmayan odasının buz tutan
duvarları
Mutfakta yıkadığım bardağı tezgahın üstüne koyunca hemen buz
tutup tezgaha yapışması
Okula giderken dizime zaman zaman belime kadar gelen kar. Önden
bir büyük yürür küçüklere yol açardı. Sahi o zamanlar neden okullar tatil
edilmezdi?
Okulda kalorifere yapışıp kuruma çabaları vardı, artık kim
önce gelir de kaparsa kaloriferi, tabi ki de ders aralarında.
Buz tutan yollarda kayıp düşmeler, dayanılmaz ağrılar bir de
kar yanığı ki hiç sorma.
Kirpiklerimin bile donduğunu hatırlarım.
Dedim ya eziyet.
…….
Bu hikaye de kar romantiklerine gelsin.
Bakraç Dede derler biri vardır (kim olduğunu nereli olduğunu
kimse bilmez çünkü hiç kendini anlatmaz) der ki "Mevsimin ilk karında
çıkıp dolaşmayan adamın aklından şüphe ederim ben. Gökten düşen ilk kardır,
kutsaldır. Hoş geldin dememek ayıptır. Yirmi adım kadar ilerlersin bembeyaz
satıhta. Dönüp ardına bakarsın, yalnızca senin ayak izlerin. Başka bir leke
yok. İnsan olduğumu böyle anlarım ben."
"Karın iki içkisi vardır. Biri viski, biri çay. Yağan
mevsimin ilk karıysa eğer, ona yakışan viskidir. Fakirseniz benim gibi, kanyak
da olur. Herhangi bir kar ise, herhangi bir içki olmayan çay yakışır. Kara
bakarak içilen çay tamir eder insanı. Olduğu yerde olmayacak yerlere götürür. Açar
adamı, geri kapatır. O açılmanın açılma olduğunu bilen adam alır alacağını,
kapanırken huzurlu kapanır."
Karla ilgili bir kaç ilginç bilgi paylaşmak istiyorum sizinle.
- Hepimiz karın beyaz olduğunu biliyoruz değil mi? Aslında kar renksizmiş. Kar kristalleri sayısız küçül yüzeye sahip karmaşık bir yapıya sahip olduğundan ışığı çok iyi yansıtabilirler. Az miktarda güneş ışığı kar tarafından emilerek kara beyaz görüntü veriyor. Havada yoğun toz varsa sarı, kırmızı, pembe hatta yeşil renkte kar yağdığını görmek de mümkünmüş. 2007'de Sibirya' da portakal rengi, 2010'da Rusya' da pembe kar yağmış. Kırmızı karı yememeniz gerek. ‘Karpuz kar’ adı verilen kırmızı renkli bu parçalar taze karpuz gibi kokuyor ve renklerini buzda gelişen pigmentli bir algden alıyor. Karın tadı muhteşem ancak yedikten sonra uzunca bir süre tuvaletten çıkamayabilirsiniz.
- Tek bir kar fırtınasında 120 atom bombasına eşdeğer enerji taşıyan 39 milyon kar yağabildiğini daha önce duymuş muydunuz?
- Hiç bir kar tanesinin birbirine benzemediği şehir efsanesi de yalanmış, pek çok kar tanesi gelişim esnasında tamamen aynı olurmuş.
- Guinness Dünya Rekorları’na göre kaydedilen en büyük kar tanesi 38 santim boyundaydı ve 1887 senesinde Fort Keogh, Montana’ya düştü.
- Fısıldaşmaya hiç gerek yok: Bağırmak, şarkı söylemek ve başka şekillerde yüksek ses çıkarmak çığı tetiklemez. (İnternetin yalancısıyım)
- Fazla kar insanı deliye çevirebilir. Kuzey kutbunda yaşayan insanlarda görülen ve pek anlaşılmayan bir hastalık olan Pibloktoq, ekolali (duyulan kelimeleri mantıksız bir biçimde tekrar etme) ve kar içinde çıplak bir biçimde koşma gibi pek çok farklı semptoma sebep olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder