“Tanrım siz dostlarımdan koruyun, düşmanlarımla ben başa
çıkarım.” Voltaire
Altında bir dost imzası olan, yemesi kolay hazmı zor dünyanın
en pahalı yemeğidir kazık.
Bir de yüzüne gülüp, gözünün içine baka baka enayi
yerine koyarak ikram edildiyse işte o vakit tadından yenmez. Aldığınız tat bir
ömür yeter size. Arkadaş, dost olarak gördüğün insanın aslında ne kadar farklı
olduğunu öğrenmiş olursun. Bir de iyi yönünden bakmak lazım, insanları tanımak gibi
bir avantajı vardır yediğiniz kazıkların bu sayede insanları ait oldukları yere
koymayı öğrenirsin. Onurunla, şerefinle hayatını sürdürmeye çalışırken arkandan
çevrilen Bizans oyunları sonunda aydınlanma yaşarsın. Yolunu ona göre çizersin.
Aslında iyi niyette hatta biraz daha ileri gidiyorum “salaklık”
ta mastır derecesi yaptıysan yüzüne güleni dost sanır, kimseden bir kötülük
beklemezsin zaten. Hiç beklemediğin insanlardan yersin kazığı. Ağlarsın,
sızlarsın, sinirlenirsin, boğazın düğümlenir laf söyleyemezsin, içine atar
sinirden kudurursun, kendini aptal gibi hissedersin ama ne çare sessiz sedasız
hissettirmeden girmiştir kazık ve çıkarken acıtmıştır.
Hem yediğin kazık senin sorumluluk alanındadır. O kişiyi kendine
o kadar yaklaştıran sensin. Senin bütün iyi niyetine karşın nankörlük
yapıldıysa, bunu sen kendine layık gördüğün yüzüne gülene inandığın için, iyi
niyetli olduğun içindir. Onu sen seçtin, sen değerlendirdin. Sen kendi yargı
yeteneğini kullanamadın.
Hayat dediğimiz şey yediğimiz kazıkların bileşkesidir o
yüzden her insanın tecrübe etmesi gerekir. Neden her insanın tecrübe edinmesi
gerekiyor diye sorarsanız, kazık atan kişinin gizli kalmış, fark edilmemiş bir
yönünün ortaya çıkmasıyla hayatın boyunca unutamayacağın bir darbe yemişsindir.
Bundan sonra çok sevdiğin, çok yakın olduğun birine bile güvenemezsin,
söylediklerine inanmazsın çünkü sonrasında aptal konumuna düşeceğini bilirsin.
Hayata karşı gardını alırsın bu aşamadan sonra çünkü çevrenizdekiler de sana
söylenen yalanı, yediğin kazığı bildiğinden sana karşı yalan söylerken bir kere
daha düşünmeye gerek duymaz. Sonuç olarak kimseye güvenilmeyeceğini öğrenirsin,
insanlarla arana duvarlar örersin. Bence bu kayıp değil, kazançtır.
Eh bu saatten sonra “afiyet olsun” şekerim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder